top of page

BÜYÜK KAVUŞUM GELİYOR!


Her birkaç yüz yılda bir Jüpiter ve Satürn Büyük Kavuşumda buluşurlar. Ortaçağ Müslüman astrologları için bu döngü, imparatorlukların yükselişini ve düşüşünü, Mesihlerin gelişini temsil edecek ve kıyametin habercisi olacaktı.


Jüpiter ve Satürn astrolojinin en yavaş klasik gezgin yıldızlarıdır. Babillerden Yunanlılara kadar birçok medeniyet, onları dünyayı değiştiren olaylarla ilişkilendirdi. Ancak, sadece Pers Sasanileri bu iki gezegenin hareketlerini benzersiz zaman dilimleri olarak kullandılar.


Ma'şallah, Ebu Ma'şar, Ibn-i Hibinta ve El-Kabisi başta olmak üzere İslam dünyasının diğer ortaçağ astrologları tarafından ilginç bir teori öne sürülmüştü. Bu teoriye göre yaratılışın tamamı Koç burcundaki ilk (Jüpiter-Satürn) kavuşumda doğdu ve ondan sonra tanınabilen/anlaşılabilen bir örüntüyle ilerledi: Her 20 yılda bir Jüpiter ve Satürn, bir elementel üçlü içinde (aynı elemente ait burçlar) bir burçta buluşur ve siyasette/yönetimlerde rüzgârın yönünü değiştirir. Her 200 yılda bir Jüpiter ve Satürn bir elementel üçlüden diğerine geçer ve imparatorlukların/hegomonların çöküşünü (ABD?), yeni hanedanlıkların yükselişini (Çin?) ve bir dünya fatihinin gelişine işaret eder. Her 900 yılda bir ise döngü yeniden başlar ve bir Mesih veya Peygamber dünyaya gelir. Son peygamber, Hz. Muhammed olduğuna göre döngü sıfırlandığında Peygamber değil Mesih’in geleceği düşünülebilir.


Ma’şallah gibi astrologlara göre, tüm dünya tarihi bu gezegensel dönemler tarafından şekillendirildi ve döngüleri çok önemli olaylara işaret ediyordu.


Örneğin Ebu Ma'şar, Büyük Tufan (Nuh Tufanı)'ın Yengeç burcunda bir kavuşum sırasında ve İsa'nın doğumunun ise Yay burcunda (Beytüllahim'in yıldızı veya Noel yıldızı) bir kavuşum sırasında doğduğunu iddia etmişti. İslam'ın yükselişi bile bu çerçevede planlandı. Ma’şallah ve Ebu Ma'şar, Akrep'teki Büyük Kavuşum ile Hz.Muhammed’in ve İslam'ın doğumuna dikkat çekmişti.


Müslüman astrologlar, Moğolların gelişi konusunda uyarıda bulunmak için 1226 yılındaki Jupiter ve Satürn’ün Kova burcundaki Büyük Kavuşumunu işaret ettiler ve Moğollar 1258 yılında Bağdat’ı yerle bir etti ve Abbasi halifeliği yıkıldı. Büyük kavuşumlar dünya fatihleriyle ilişkilendirilirdi


Bu arada Kova burcundaki Jüpiter-Satürn kavuşumunun, Timur imparatorluğunun hükümdarı Timurlenk'ın yükselişinin hayırlı bir işareti ve ölümünün de bir alâmeti olarak yorumlanabilir.


Kova burcundaki Büyük kavuşum (bu Pazartesi günkü gibi, 21.12.2020), halifeliğin çöküşünü ve parçalanmasını temsil ediyordu ve aynı zamanda Moğolların gelişiyle bağlantılıydı. Çalkantılı bir dünyanın derin kaygılarını yansıtan astrologlar, Kova burcundaki Büyük Kavuşum ile aşağıdaki kehanetlerin gerçekleşebileceğini öne sürdüler.

• Krallıkların, hanedanlıkların düşüşü ve yükselişi.

• Yaşlı ve yozlaşmış hükümdarlar

• Rüzgârın kirlenmesi, bozulması; Veba. (Jüpiter güçlü rüzgârlar üretir. Eski tarihlerdeki kara vebaların rüzgârların taşıdığı kirli hava ile ortaya çıktığı tahmin ediliyor)

• Çalkantılı dönemler, türbülanslı geçişler

• Sahte Mesihlerin gelişi

• Irak, İran ve Şems'te şiddet

• Sokaklarda şiddet

• Kalkışmalar

• Bataklıklar için tehlike (ABD’nin başkenti Vaşington’un eskiden bir bataklık olduğu söyleniyor bu yüzden bu kapsamda değerlendirmek te olasılıklar dâhilinde olabilir)

• Mucizevi olaylar


Jüpiter ve Satürn kavuşumları teorisi, ortaçağ Müslümanlarının yazılarını tercüme eden Avrupalı astrologlar tarafından benimsenmiştir. İbn Ezra gibi yahudi astrologlar, yine bir yahudi olan Ma’şallah'ın yöntemleri hakkında kapsamlı yorum yaptılar. 14. yüzyılda Levi Ben Gerson, Kara Veba hakkındaki tahmininde yine Jüpiter – Satürn kavuşumundan faydalandı.


21 Aralık 2020'de Kova burcundaki Jüpiter-Satürn kavuşumu, “Hava” döneminin başlangıcını işaret ediyor (Hava dönemimin teknik olarak ilk başlangıcı 1980'de Terazi burcundaki kavuşumdur) ve 240 yıl boyunca hava burçlarında kavuşmaya devam edecekler. Böylece “Toprak” döngüsü sona eriyor ve Hava döngüsü başlıyor.


Ortaçağ astrologlarının döneminden bu yana bin yıl geçmesine rağmen, onların kaygıları hala bizim kıyamet korkularımız ve ütopik umutlarımıza büyük anlam katıyor. Bilim ve din tarihçileri için Jüpiter-Satürn kavuşumları, bilginin gerçekten eşsiz sentezini ortaya çıkaran büyüleyici bir konu olmaya devam edecek görünüyor.


22.218 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page